• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/vaazdokumanlari/
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905321561576
  • https://www.twitter.com/@vaazsitesi
Üyelik Girişi
Vaaz Kategorileri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam466
Toplam Ziyaret5159572
Site Haritası
Takvim
Vaaz Dokumanları
Ahmet Emin Seyhan
ahmeteminseyhan@gmail.com
Mağdur, Mazlum ve Kurban Kavramları
29/04/2016

Mağdur, Mazlum ve Kurban Kavramları

Son günlerde birtakım yazılı, sesli, görsel ve sosyal medyada “mağdur ve mazlum” kelimelerinin yerine “kurban” kelimesinin bilinçli olarak kullanıldığı görülmektedir. Oysa “mağdur, mazlum, ezilmiş” kelimelerinin yerine “kurban” kelimesini kullanmak doğru değildir. Zira Türkçede kurban kelimesi, hem bir ibadeti hem de bayramı nitelemek üzere kullanılmaktadır. Dolayısıyla “zulme ve haksızlığa uğrayarak hayatını kaybetmiş veya yaralanmış” kimselerle ilgili olarak “mağdur/ mazlum/ biçare” gibi kelimeler yerine Batılı ülkelerden etkilenerek “kurban” kavramını kullanmak kanaatimizce sakıncalıdır.

Çünkü söz konusu yayın organlarında “kurban” kelimesi “olumsuz bir durumu” ifade etmek için kullanılmaktadır. Oysa Türkçede “kurban” kelimesi bir ibadetin ve bayramın adıdır. Dolayısıyla hem bir ibadetin hem de müslümanların iki dinî bayramından birinin adının “menfî anlamlar çağrıştıran bir konuyla alakalı kullanılması” son derece mahzurludur. Zira ilerleyen yıllarda genç nesillerin zihninde hem kurban ibadetine hem kurban bayramına karşı olumsuz algılar meydana gelebilir ve onlar bu ibadetleri uygulamaktan vazgeçebilir.

Bu bakımdan “mağdur, mazlum, biçare, ezilmiş, horlanmış, dışlanmış” kavramları yerine “kurban” kelimesini kullanmak doğru değildir. Çünkü dilin bozulması her alanı doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Zira insanlar kavramlar üzerinden düşünmekte, fikir üretmekte ve hükümler ortaya koymaktadırlar.

Örneğin istatistiki veriler, Türk halkının artık çocuklarına Şaban ismini koymaktan vazgeçtiğini/ kaçındığını ortaya koymaktadır. Zira son 30-40 yıldır “İnek Şaban” filmlerinde ortaya konulan olumsuz imaj, “Şaban” adınının neredeyse zihinlerden ve nüfus cüzdanlarından silinmesine yol açmıştır.

Aynı şekilde son on yıldır “Ayı Recep” tiplemesi de tv ve sinemalarda gösterimdedir. Yakın gelecekte çocuklara Recep isminin konulmasında da ciddi azalmalar yaşanması kaçınılmaz görünmektedir.

Arkasından “Öküz Ramazan” tiplemelerinin gündemi işgal etmesi ve seviyesiz (sadece güldüren ama düşündürtmeyen) filmlerin gösterime girmesi ve Ramazan isminin de imajının yerle bir edilmesi kuvvetle muhtemeldir.

Kanaatimizce burada yapılmak istenen şey; Recep, Şaban ve Ramazan gibi hem mübarek üç ayları hem de dinî anlamlar çağrıştıran isimleri Türk halkının gündeminden düşürmek ve bunlarla halkın arasına mesafe koymaktır.  

Sinsice yürütülen bu çalışmalara dikkat çekip insanları uyarmak, bunu fark eden kimselerin görevidir. Ancak bu uyarılar ciddiye alınmadığında, dinî kavramların hoyratça tüketilmesine göz yumulduğunda, dilin ve dinin korunması hususunda hiçbir gayret/ hassasiyet gösterilmediğinde büyük acılar yaşanması kaçınılmaz olabilir; dinî ve ahlâkî değerlerin içi boşaltılabilir; genç nesillerin dinden uzaklaşması söz konusu olabilir; dinsizlik cereyanları artabilir ve ahireti değil dünyayı önceleyen genç kuşaklar yetişebilir.

Bu itibarla, dilini ve dinini korumayanların nesillerini koruyabilmeleri söz konusu değildir. Zira hayırlı nesiller yetiştirmek için çaba sarf etmeyenlerin ve zamanında gereken tedbirleri almayanların büyük acılar yaşaması kaçınılmazdır. Böyle kimselerin ilerleyen yıllarda toplumsal felaketlerle karşı karşıya kaldıklarında yapmaları gereken şey; geçmişte kendilerini bugünler için uyaranlara yaptıkları haksızlıklara/ hakaretlere üzülmek değil, bunun vebalinden nasıl kurtulacaklarını düşünmek ve hâl çareleri aramaya başlamak olmalıdır. Zira vakit çok geç olabilir ve kul hakkı borçları katlanarak artabilir.

Özetle, dünya ve ahiretin mutluluğu, Kur’ân-ı Kerim ve sahih sünnet’in değerlerini koruyup yaşamaktan ve yaşatmaktan geçmektedir. Bu değerlere sahip çıkmak, koruyup gözetmek bütün kâmil müminlerin en önemli görevleri arasındadır. Bu konuda gevşeklik ya da ihmal göstermek, “komplo teorisi” diyerek uyarıları küçümsemek ya da haklı eleştirilere kulak tıkamak telafisi imkânsız sonuçlara yol açabilir. Zira cehenneme giden yol iyi niyet taşları ile döşelidir. Ancak iyi niyetin yeterli olmadığı, aklı ve muhakemeyi yerli yerinde kullanmayanların da vebal altında olduğu ayrı bir gerçektir. (29.04.2016)

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN      

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

 



3484 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler? - 28/12/2019
Gelecek Nesiller Neden İslâm’dan Nefret Edecekler?
Secde Ne Anlama Gelmektedir? - 28/12/2019
Secde Ne Anlama Gelmektedir?
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Baba” ile “Biyolojik Baba” Arasındaki Fark
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur! - 28/12/2019
Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!
Kindar Adam Dindar Olamaz - 28/12/2019
Kindar Adam Dindar Olamaz
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark - 28/12/2019
“Anne” ile “Biyolojik Anne” Arasındaki Fark
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum - 28/12/2019
Aklıma Geldikçe Lanetliyorum
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler - 28/12/2019
Hak Din İslâm ve Batıl Dinler
Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler - 28/12/2019
Beyin Göçü ve Yetenekli Gençler
 Devamı
Aydın Gökçe Bey'e Teşekkür
Sitemize Vaaz Ansiklopedisi olarak eklediğim bölüm Aydın Gökçe'nin Almanya'da görevli iken çeşitli kaynaklardan yaptığı vaazları alfabetik sıraya almasıyla oluşmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum.
Bu vaazlar ayrıca Dosyalar bölümünde de yer almaktadır. Vehbi Akşit
Vaaz Ansiklopedisi
VAİZLER KÜTÜPHANESİ
Hadislerle İslam
İslam Ansiklopedisi
Kur'ani Site
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.207032.3361
Euro34.874135.0138
Saat